KARANLIK


Şu an ne hissediyorum? 

Bilmiyorum. İçimdeki karanlığı nasıl tarif edebilirim ki size? 

Edemem belki. Kendim bile tam anlayamıyorken nasıl anlatabilirim ki? 

Hangi duygu bu içimdeki? 

Öfke mi, hüzün mü, hayal kırıklığı mı? Belki hiç biri değildir. Belki de hepsidir. Karmaşık bir duygu kaosu yaratmış olabilir miyim kendime? Emin olduğum bir şey var. Mutluluk, sevinç ve neşe değil bu hissettiğim. Öyle olsa bilirdi insan. Bakın şimdi de başka bir soru belirdi kafamda. 

Bu kaosu gerçekten ben mi yarattım? Ya da bununla mı doğdum?

Bence hayır. Bence cevap bununla doğmasam da bunun içine doğdum.

Başka türlüsü olamaz ki. Çünkü bir insan özgür iradesiyle yapmaz bunu kendine. Kimse bile isteye bu şekilde hissetmek istemez. 

E o zaman benim suçum neydi? 

İnsan bazı şeyleri seçemiyor hayatta değil mi? E kimse de sormadı bize doğmak istiyor musun diye. Belki sorsalar daha farklı olurdu her şey. Ben mesela istemezdim doğmak. Hayatla imtihan edilmek istemezdim. Çünkü bu zor. Bir cenin olarak cennetin çayırlarında top koşturmak isterdim. Göbek bağım hiç kesilmesin. Fasulye kadar iken terk edeyim dünyayı. Ama maalesef öyle olmadı değil mi? Dünyanın antisempatik aurasında kısılıp kaldık. Neyse kızmayalım kimseye. Sonuçta hayatın böyle bir şey olduğunu kim bilebilir ki?

Karanlığa geri dönelim şimdi? Bir başka soru daha var kafamı kurcalayan. Neden kimse ışıkları açmıyor? Neden kimse yolumu aydınlatmıyor? Bir sokak lambası bile seyirdeki yolcularını yalnız bırakmıyor gecenin karanlığında. Üstelik canlı bile değil. Bir kalbi bile yok. Metal, cam ve plastik kablolardan meydana gelmiş insan yapımı bir objeden bizi ayıran ne? Neden kimse benim yolumu aydınlatan sokak lambam olmadı? 

Bilir misiniz gece karanlığı içine çeker insanı. Göremezsin. Ağaçları, çiçekleri, renkleri, gökyüzünü... Evini göremezsin. Duvarları bile göremezsin. Sadece bir boşluk. Karanlık ve sen. Bir belirsizliğin ortasında dokunarak, sürünerek evini bulmaya çalışırsın. Peki ya tehlikeler? Evet karanlık tehlikeyi de gizler. Tehlikeyi fark etmen için ışığa ihtiyacın var. Yoksa karanlık ve tehlike ham yapar seni. Peki neden kimse benim ışığım olmadı? Ben tek başımayken tehlike yolumu kesti benim. Savaştım, direndim. Tek başıma. Çabaladım. Ama daha önümü göremezken nasıl savaşabilirim ki? Olmadı. Evimi aradım. Bulamadım. Evsiz kaldım. Işıkları açmayanlar karanlıktaki tehlikeyle savaşmayı da öğretmediler bana. Ben de dilini bilmediğim karanlığı tek başıma alt etmeye çalıştım. Ama olmadı. Karanlık her yerdeydi. Tehlike her yerdeydi. Kendimi savunmayı bıraktım sonra. Yere çöktüm. Tekrar cenin oldum.
Tehlike yuttu beni. Karanlıkla bir oldum. Karanlık ben oldum şimdi. 


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Küçük bir yakarış...Belki...